Letonya Rehberi

Cēsis Türk Şehitliği – Letonya Ormanlarında Uyuyan Sessiz Kahramanlar

Cēsis Türk Şehitliği. Orada yatanlar, evlerinden binlerce kilometre uzakta, soğuk bir coğrafyada toprağa karışmış Osmanlı askerleri. Onların hikâyesi, savaşın değil; fedakârlığın, vatan sevgisinin ve insan onurunun hikâyesidir.

3 dk okuma
110 görüntüleme
Paylaş:
Cēsis Türk Şehitliği – Letonya Ormanlarında Uyuyan Sessiz Kahramanlar

Baltık ormanlarının derinliklerinde, kuş seslerinin ve rüzgârın yankılandığı bir şehir var: Cēsis.

Letonya’nın kuzeyinde, tarih kokan taş sokakları ve yüzyıllık çam ağaçlarıyla çevrili bu şehir, ilk bakışta küçük ve sade görünür.

Ama Cēsis’in kalbinde, sessizliğiyle insanın içine işleyen bir yer saklıdır:

Cēsis Türk Şehitliği.

Orada yatanlar, evlerinden binlerce kilometre uzakta, soğuk bir coğrafyada toprağa karışmış Osmanlı askerleri.

Onların hikâyesi, savaşın değil; fedakârlığın, vatan sevgisinin ve insan onurunun hikâyesidir.


93 Harbi’nden Baltık Ormanlarına

Tarih 1877–1878… Osmanlı İmparatorluğu, Rusya’yla amansız bir savaşa girmişti.

O dönem “93 Harbi” olarak bilinen bu savaşta yüz binlerce asker, cepheye gitmişti.

Bazıları geri döndü, bazılarıysa geri dönemedi.


Rus ordusuna esir düşen Osmanlı askerlerinden bir kısmı, o zaman Rus İmparatorluğu’na bağlı olan Letonya topraklarına gönderildi.

Zorlu iklim, hastalıklar ve yoksunluk içinde geçen o yıllarda birçok asker hayatını kaybetti.

İsimleri kayıtlarda silindi, hikâyeleri unutuldu.

Ama Cēsis’in ormanlarında, onların varlığını hâlâ hatırlatan bir yer kaldı.


Cēsis Türk Şehitliği, işte bu adsız kahramanların ebedî istirahatgâhıdır.

Cēsis’e vardığınızda şehir sizi yemyeşil bir huzurla karşılar.

Tarihi kale, eski taş sokaklar, gökyüzüne uzanan çamlar…

Ama asıl derin duyguyu, şehirden biraz dışarı çıktığınızda hissedersiniz.


Dar bir patikadan ilerlersiniz; rüzgâr yaprakları savurur, kuşlar bir an sessizleşir.

Bir tabelada küçük bir yazı belirir:

“Turku Kapiņas” – Türk Mezarlığı.

İşte orasıdır.

Ne görkemli bir anıt vardır, ne de turist kalabalığı.

Sadece toprağa gömülü yirmi altı Osmanlı askeri ve başucunda rüzgârda dalgalanan bir Türk bayrağı…

O an, bir sessizlik çöker insanın içine.

Gözünüz taşların üzerindeki hilâl ve yıldızlara takılır;

ve fark edersiniz — bu semboller sadece bir ulusun değil, yüzyıllar ötesinden gelen bir vefa duygusunun da sembolüdür.

Ellerinizi dua için kaldırırken şunu bilirsiniz:

Bu askerler, memleketlerinden çok uzakta ama yalnız değiller.

Çünkü biz, 150 yıl sonra bile, onların hatırasını yüreğimizde taşıyoruz.



Yorumlar (0)

Yorum Yap

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!